FAŞİZAN tek adam rejiminin başı Erdoğan HDP’ye karşı bir siyasi darbe daha gerçekleştirdi. 2014 yılında düzenlenen Kobanê eylemleri nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın emriyle polis 25 Eylül 2020’de sabah karşı Ankara merkezli 7 ilde 82 kişiyi kapsayan bir baskın operasyonu başlattı. Tutuklananlar arasında Sırrı Süreyya Önder, Emine Ayna, Ayla Akat Ata gibi eski HDP milletvekilleri, Kars Belediye Başkanı HDP’li Ayhan Bilgin ve birçok eski ve yeni HDP yöneticisi bulunmaktadır. Başsavcı hâlâ mecliste olan 7 HDP milletvekili hakkında da dokunulmazlıklarının kaldırtılması için fezleke hazırlayacağını açıklamaktadır. Bunlar toplumda terör estirmeye doymuyor. Ayhan Bilgin gibi, tutuklanan kişilerden çoğu bu dosyadan yargılanıp serbest kalanlardır. Erdoğan bundan 6 yıl önce İŞİD saldırıları altında “düştü, düşecek” dediği ama düşmeyen Kobonê direnişinin intikamını her fırsatta almaya kalkışmaktadır. Zira Kobanê Erdoğan’ın unutamadığı ilk büyük yenilgilerden biridir. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da bu dosyadan, tüm yasalar çiğnenerek, bu Başsavcı Kocadağ tarafından içerde hâlâ rehin tutulmaktadırlar. Sorun yalnız intikam değil, her vesileyle faşizan rejimi yerleştirmektir.
Erdoğan’ın HDP’ye karşı süreklilik kazanan darbe girişimlerinden biri olan bu darbe bir gün önce toplanan Milli Güvenlik Kurulu MGK’nın toplantısında plânlanmış ve muhalefeti susturmanın ilk adımı olarak düğmeye basması için Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Kocaman’a talimat verilmiştir. Talimatı veren ise Erdoğan’ın ta kendisidir. Çünkü geçen hafta evlenen Başsavcı Kocaman gelinlik giyen eşiyle birlikte el öpmek için Saray’a çıkmış ve Erdoğan’dan yalnız düğün hediyeleri değil gerekli soruşturmalar, tutuklamalar ve operasyonlar hakkında da talimatlar almış olduğu sır değildir. Görüldüğü kadarıyla bu talimatlardan biri de HDP’ye karşı son operasyondur.
Bu olay yargının kararlarını Erdoğan’dan aldığının ve Erdoğan’ın yargıya açık müdahalesinin bir tescilidir. Bu bir gerçeği bir kez daha gözler önüne sermektedir: Türkiye’de yargı bağımsızlığı yoktur, hukuk kalmamıştır. Bir başsavcının el öpmek için Saray’a çıkmasının, hediyeler almasının ve arkasından HDP’ye karşı operasyon kararı vermesinin başka izahı yoktur. Artık yargı Erdoğan’ın elinde istediği zaman vatandaşın tepesine indireceği “bir sopa işlevi gören bir terör aygıtından” başka bir şey değildir. Erdoğan iktidarda kalmak ve Türkiye’yi Selefist İslam ve Türklük temelinde değiştirmek için yarattığı gerilim politikasını dışarıda komşulara savaş açarak, içeride de bu polis, jandarma ve yargı terörü estirerek yürütmektedir. Erdoğan içeride bu terörü tüm demokratik güçlere, en başta da HDP’ye karşı uygulamaktadır.
Kürtlerin ve Türklerin ortak partisi olma yolunda hızla ilerleyen HDP’yi, Erdoğan kurmaya çalıştığı kendi faşizan tek adam rejimine ve Selefist-milliyetçi “yeni” Türkiye’ye karşı en büyük “ciddi” tehlike olarak görmektedir. Bunu 15 Haziran 2015 seçimlerinde ve en son 31 Mart yerel ve 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul belediye seçimlerinde yaşadı. HDP halka Erdoğan’ın yenilebilirliğini gösterdi. Ve bundan böyle de Erdoğan’ı yenmek için kurulacak geniş bir cephede HDP’nin yer almasının gerekliliği ortaya çıktı. Erdoğan’ın HDP ile birlikte yenileceği halk yığınlarının bilincinde yer etmeye başladı. Özellikle İstanbul seçimlerinden sonra Erdoğan kendisine karşı demokratik bir cephenin oluşmasını engellemek için sürekli HDP’ye saldırma taktiği uygulamaya başladı. Kürt halkının iradesini hiçe sayarak hemen hemen tüm HDP belediyelerine kayyımlar atadı, yöneticilerine saldırdı.
Ama Erdoğan’ın HDP’ye karşı bu son operasyonu tüm muhalefet güçlerine karşı topyekûn bir saldırı karakteri taşımaktadır. Ekonomik alanda, dış politikada iyice sıkışan ve sürekli taban kaybeden Erdoğan ve MHP ile çatıştırdığı Cumhur İttifakı iktidarda kalmanın, toplumu kendine göre şekillendirmenin yolunu muhalefete saldırmakta bulmaktadır. Bugün sırada HDP var, ama yarın sırada Kılıçdaroğlu’ndan, Akşener’den, Babacan’a ve Davutoğlu’na kadar tüm muhalefet liderleri bulunmaktadır. Hitler deneyinin gösterdiği gibi faşist iktidarlar ancak tüm muhalefetin bertaraf edilmesiyle kurulabilir. Şimdi HDP’nin tutuklanmasına karşı sessiz kalan muhalefet liderlerinin, “Naziler komünistleri, sendikacıları, Yahudileri götürürken sustum, çünkü ben komünist, sendikacı, Yahudi değildim, ama beni götürmeye geldiklerinde ortada protesto edecek kimse kalmamıştı” diyen Alman papazı Niemöller’in durumuna düşmemeleri için şimdiden kararlı bir şekilde HDP’ye yapılan saldırılara, HDP’lilere yönelik tutuklamalara karşı çıkmalılar, biz Kürt, HDP’li değiliz diye susmamalı, göstermelik çıkışlarla zevahiri kurtarmaya kalmamalıdırlar. Bilinmeli ki, Erdoğan da faşizan iktidarını tüm muhalefeti susturarak kuracaktır. Burada artık söz konusu olan demokrasi ve Türkiye toplumunun geleceğidir.
TKP’ye göre Erdoğan’ı yenmek, yeniden demokratik hak ve özgürlüklere işlerlik kazandırmak, hukukun üstünlüğünü sağlamak, Ortadoğu’da savaşı sonlandırmak, barışı kurmak ve Türkiye toplumunun karşı karşıya kaldığı Selefist-faşist tehlikesinden kurtulması ancak güçlü bir HDP ile mümkündür. Kürt, Türk işçi ve emekçilerinin, demokratik güçlerinin, ama özellikle de Türk işçi ve emekçilerinin, demokratik güçlerinin önünde duran en acil görev HDP’yi güçlendirmektir, HDP ile dayanışmayı yükseltmektir, HDP’yi tüm sol ve demokratik devrimci güçlerin buluştuğu, geniş yığınların desteklediği ortak bir Türkiye partisi yapmaktır.
Erdoğan kendi iktidarını sonlandıracak, önüne koyduğu hedefleri engelleyecek ve Türkiye’yi demokratikleştirecek, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünü sağlayacak olan gücün bu birlik olduğunu çok iyi bilmektedir. Onun için sürekli Kürt ve PKK düşmanlığını ve Türk milliyetçiliğini körüklemekte, bu birliği baltalama çalışmaktadır. Türklerin ve Kürtlerin birliği, HDP’nin güçlenmesi Erdoğan’ın korkulu rüyasıdır.
Erdoğan’ın saldırılarına karşı HDP’yi savunalım, Erdoğan’a ve onun MHP ile faşist iktidarına karşı geniş bir muhalefet cephesinin HDP ile birlikte oluşması için tavanda ve tabanda, özellikle yığınlar arasında çalışmalarımızı hızlandıralım.
HDP susturulamayacak, ama Erdoğan gidecektir. Erdoğan’a karşı bir muhalefet cephesi ne kadar hızlı oluşturulursa, Erdoğan’ın gidişi ve Türkiye’nin kurtuluşu da o kadar yakın olacaktır.
TKP 1920 www.tkp-online.com