SİP-TKP yönetiminin Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı olan tutumu bilinmekte. Bu nokta uyguladığı parti politikasının artık yapısal özelliği olmuş, birçok açıklama ve yazısında yer almıştır. Bunların en sonuncusundan biri, Erdoğan’ın NATO’nun Vilnius’daki toplantısında İsveç’in NATO üyeliğine verdiği onayla ilgili yapılan açıklamadır. Erdoğan bu onayı İsveç’in kendi ülkesindeki politik mülteci Kürtlere karşı almasını istediği düşmanca önlemler karşılığında vermiştir. SİP-TKP yönetimi İsveç’in NATO üyeliğini protesto etmek için yaptığı açıklamada Erdoğan’ın bu şantaj politikasının nedeni hakkında tek kelime etmemeyi başarmıştır (!) TKP – 1920 bu açıklamayı yayınlayan Almanya’daki “Junge Welt” gazetesine aşağıdaki mesajı iletmeyi gerekli görmüştür:
Türkiye Komünist Partisi TKP-1920
Zorunlu bir düzeltme:
Junge Welt (Gençlik Dünyası) Günlük Gazete Redaksiyonuna
Sevgili Yoldaşlar
Gazetenizin 12.07.2023 tarihli sayısında „Türkiye Komünist Partisi”, „TKP“nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya girmesine verdiği onay hakkında yaptığı açıklamayı yayınladınız.
Burada “TKP” İsveç’in NATO üyeliğine “kayıtsız” olamayacağını açıklamakta ki, bu husus Ukrayna savaşına “kayıtsız” olmayan gerek tüm NATO üyeleri, gerekse de dünyadaki tüm diğer hükümetler için geçerlidir. “TKP’nin “ilgisi”, açıklamasına göre, “diğer ülke halklarının ezilmesinde” “kendi hükümetinin” oynadığı rolle ilgili kendi sorumluluğundan doğmaktadır.
Neden o kadar uzaklara gidiliyor? Önce kendi ülkemizde Kürt halkının ezilmesinde ve komşu Suriye ve Irak devletlerinde Kürt halkına karşı sürdürülen kanlı saldırılarda “kendi hükümetinin” rolü belirtilebilirdi! Bu ise “TKP”yi “ilgilendirmiyor”, bu nedenle de o, “kendi hükümetinin” İsveç’in NATO’ya girişine neden onay verdiğini “merak” etmiyor. Bu nedenler hakkında sürdürülen tartışmalar herhalde “TKP”nin kulağına kadar gelmiş olmalıdır; ama o şu konuda konuşmak istemiyor:
Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya girişini onaylaması, liberal bir ülke olan İsveç’i, demokratlar için kabul edilemez tavizlere zorladıktan sonra olmuştur. İsveç, orada iltica hakkı elde etmiş, sözümona terörist diye nitelenen Kürt aktivistlerini Türkiye’ye iade etmelidir. Aynı zamanda İsveç Kürt örgütlerinin Türk hükümetinin Kürt politikasına karşı yapacakları aktivite ve protestoları önlemelidir. Açıklamada bunlardan hiç söz edilmiyor.
Bu nedenle “TKP”nin “ilgisi” ülkemizdeki “kardeş Kürt halkı”na değil, tüm diğer halklara ve aynı zamanda “NATO üyesi ülkelerdeki işçilere” yöneliktir. Bunların hepsi NATO tarafından tehdit edilmekte, bu nedenle de “TKP” “NATO’nun tüm üsleri ve askerleriyle ülkemizden sökülüp atılmasını” ve “eşitlikçi, bağımsız, laik bir ülke kurulmasını” “zorunluluk” olarak görmekte.
Bu gerçekten de doğru ve acil bir taleptir. Özellikle de NATO ülkesi olan Türkiye NATO ülkelerinin silahlarıyla Kürt halkının ulusal ve kültürel hakları için direnişini ezerken ve yok etmeye çalışırken ve yıllardan beri NATO’nun göz yummasıyla Kürt halkına karşı bir savaş yürütürken. Ama “TKP” bu konuda suspus olmuş. Anlaşılan bu sorun onların “sorumluluk” alanında bulunmuyor.
Öte yandan diğer halklara karşı genel anlamda “ilgi” duyulması ve NATO’nun itham edilmesi boş lafazanlıktan fazla bir şey değildir. Oysa komünistler için hâlâ geçerli olan proletarya enternasyonalizminin kendi ülkesinden başlamasının zorunlu olmasıdır.
Redaksiyonunuzun gelecekte Türkiye’den verilecek haberlerde bu detayları dikkate almasını ve okuyucularına doğru bilgi aktarmasını ümit ederiz.
13.07.2023
TKP – 1920 www.tkp-online.com