Türkiye Komünist Partisi TKP – 1920’nin ülke ve bölgedeki son gelişmeler hakkında açıklaması

Açıklama

Başlayan gelişmelerin yeni bir barış ve çözüm sürecine dönüşmesi halklarımızın elindedir!

YARIM asırdır Kürt halkına karşı yürütülen savaşın yarattığı ağır ekonomik, sosyal ve politik koşullar, Kürt halkının kırılamayan özgürlük mücadelesi ve Ortadoğu’daki son gelişmeler Türk devletini Kürt halkıyla, onun Kandil‘de savaşan güçleriyle ve İmralı’daki önderi Öcalan’la görüşmelere zorladı. Türkiye’nin boğuştuğu ekonomik, politik sorunların üstesinden gelmesinin, bölgedeki kritik ortamda konumunu güçlendirmesinin ancak Kürtlere karşı yürütülen savaşın sonlandırılması ve Kürtlerle „yeni“ bir kardeşliğin yaratılmasıyla mümkün olacağı görüşü egemen çevrelerde giderek ağırlık kazandı. Bunun yolunun da yıllardan beri rehin alınan ve tecrit altında tutulan Öcalan‘ın  muhatap  alınması ve onun aracılığıyla PKK ile ilişkiye geçilmesi olduğu sonucuna varıldı.

İlk adım olarak DEM Parti’den bir heyetin İmralı’ya gitmesi ve Öcalan’dan olumlu bir mesaj getirmesiyle görüşmeler için bir kapı aralandı. Ama bu durumun nasıl gelişeceği, yeni bir barış ve çözüm sürecine ulaşıp ulaşmayacağı  henüz belirsizlikler taşıyor. Görüşmelerin devam etmesi, bunun barış ve çözüm sürecine evrilmesi ancak ilerici güçlerin ve halk yığınlarının bu sürece müdahale etmesiyle mümkündür.

Partimiz TKP – 1920 yaşanan bu gelişmenin önemini özellikle vurgular, taşıdığı potansiyelin  gerçekleşmesi durumunda halklarımızın  barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin yeni bir ivme kazanacağını belirtir ve tüm gücüyle bu süreci destekleyeceğini açıklar. Doğmakta olan koşulların bir barış ve çözüm sürecine evrilmesi ve bu yeni sürecin 2013-15 yıllarındaki süreç gibi bir kesintiye uğramaması için ülke halklarını, işçi sınıfını ve emekçi yığınları, aydınları ve köylüleri, gençleri ve kadınları, çevre ve iklim aktivistlerini şimdiden bu sürece sahip çıkmaya çağırır. Bugünün görevi devletin ve kimi aktörlerin ne yapacağını, ne söyleyeceğini beklemek değil, Öcalan’la, Kandil’le, Rojava ile görüşmelerin derinleşmesi için aktif mücadeleye geçmek, Türk devletinin tutarlı bir politika uygulamasını sağlayacak  bir güçler dengesi oluşturmaktır.

Geçmiş süreçte en büyük eksiklik geniş halk yığınlarının ve TBMM’nin katkı ve katılımlarının eksik olmasıydı. Bu kez daha görüşme aşamasında TBMM’nin, politik partilerin ve STK’ların sürece aktif olarak  çekileceğinden söz ediliyor. Bu önemli ve doğru bir adımdır, ama yeterli değildir. Başta Kürtler ve Türkler olmak üzere Türkiye halklarının, farklı sınıf ve katmanların, başta sendikalar, baro ve odalar olmak üzere tüm demokratik örgüt ve kuruluşların katkısını sağlamak, bunun için yıllardan beri Kürt düşmanlığı ile zehirlenmiş Türk halk yığınlarının, Kemalist çevrelerin, laikliği savunan kesimlerin kuşkularını gidermek gereklidir. Kürtlerle başlatılacak bir barış ve çözüm sürecini Erdoğan’ın iktidar ömrünü uzatmak için başlatılan bir süreç olarak görmek yerine, bu sürece Türkiye’nin demokratikleşmesine ve halkların özgürleşmesine yol açacak bir süreç olarak bakmak önemlidir. Süreç bu anlamda başarılı olarak ilerlerse oluşacak olan güçler dengesi ülkede daha demokratik bir iktidara da yol açabilir.

Başlayan bu görüşmelerin ve olası bir barış ve çözüm sürecinin başarılı olmasında devrimci güçlerin, komünistlerin, sosyalistlerin, demokratların ve barışseverlerin de sorumluluğu vardır. Birlikte veya ayrı ayrı olarak Türk halkına Kürt sorununun barışçıl çözümü yönünde atılacak her adımın ülkenin demokratikleşmesi, halklar arasında dostluk ve kardeşliğin güçlenmesi açısından büyük bir katkı olacağının anlatılması önem taşımaktadır.  Mesela mümkün olan her yerde Kürtler ve Türkler arasında farklı halk gruplarından da insanların katılacağı, sorunların karşılıklı saygı temelinde ele alınacağı, birbirini anlamanın önünün açılacağı değişik biçimlerde ve düzeylerde söyleşi grupları, platformlar, forumlar oluşturulabilir.

Görüşmelerin ve başlaması mümkün bir sürecin başarısı barışsever güçlerin, halklarımızın elindedir. Gün bekleme değil, hemen harekete geçme günüdür.

Silahlar susmalı, savaş bitmeli, müzakereler başlamalıdır.

Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı, Öcalan’a görüşmelere bilfiil katılacağı özgür koşullar yaratılmalıdır.

Rojava‘ya saldırı tehdidine hemen son verilmelidir.

Bu adımların başarısı Türkiye’de ve bölgede halkların eşitlik ve özgürlük temelinde, barış içinde kardeşçe birlikte yaşayacakları demokrasi yolunun da önünü açacaktır.

02.01.2025

TKP – 1920                                          www.tkp-online.com

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir